Biz yandaki masada oturur, onları seyreder, onları dinlerdik
Bugün geriye baktığımda Baylan pastanesinin yaşamımda çok önemli bir yeri olduğunu görüyorum. O zamanki Beyoğlu’nda hakikaten çok café vardı ama Baylan pastanesinin önemi bizim için çok başkaydı, çünkü orada bütün edebiyatçılar -bugün ne kadar meşhur olmuş sanatçımız varsa, sinemacısından karikatürcüsüne kadar- hepsi orada buluşurlar. Burada bir düşünce oluşturulurdu ve kendi sanat yapılarına bu düşünce aktarılırdı.
Biz daha ortaokulda, sonra da lisede öğrenciler olarak bazen okuldan kaçar, oraya gider, bu sanatçıları daha yakından görmek, daha yakından tanımak isterdik. Abim Demir Özlü zaten Baylan pastanesinin devamlı müşterisiydi. Bunun yanında birçok kadın yazar da oraya gelirdi: Tomris Uyar, Sevim Burak, Leylâ Erbil, Suna Selen... bunlar benim bildiklerim. Biz tabii daha küçük olduğumuz için bizi pek aralarına sokmak istemezlerdi ve biz yandaki masada oturur, onları seyreder, onları dinlerdik…
(Laf-ı Güzaf isimli TRT2 belgeselinden alınmıştır)